07 Temmuz 2018

Sevgili Küçük İnci Kolyem

Kategori: Yazılar

Fatma Albayrak

Sevgili Küçük İnci Kolyem

Eskiden inci bir kolyem vardı. Aslında incisi çok küçüktü ve etrafı minik bir kafesle çevriliydi. Sanırım gerçek inci olduğuna inanamamıştım. Çünkü izlediğim çizgi filmlerde deniz kızları istiridyeden inci almaya çalışırlardı ve tam onlar bunu başaracakken istiridye uyanıp bağırırdı. 

 Küçükken inci bir kolyem vardı. Babam çok sık seyahat ederdi ve eve geldiğinde ona sarıldıktan sonra bavulundan çıkaracaklarını beklerdik. O sırada televizyonumuzun içerisinde olan tetris benzeri oyun durdurulmuş ve koltuklarımız rahat rahat uyumak için açılmış olurdu.  

(Çünkü babamın bir yere gitmesi, annemin bizimle uyumak zorunda kalması anlamına geliyordu. O günler bizim küçük eğlence günlerimiz olurdu. Kekler pastalar yapılıp, mutfak dağıtılırdı. Salonda uyumak, çok çok fevkalade özel bir olaydı. Geceleri korkutucu ve dışarıdaki ışıkların yansımasından mavi rengini almış koridoru izleyip bir yandan annemizin koluna sıkı sıkı sarılmamız hayatımızdaki en eğlenceli şeylerden biriydi. Üstelik bilgisayar salonda olduğundan, okuma-yazma bilmememe rağmen ‘Kral Oyun, Oyunlar 1, Oyun Skor’ gibi oyun sitelerini çılgınca aramam için daha çok vaktim oluyordu. Sanırım küçükken gerçek bir oyun dehasıydım.)

 Babam Kafkasya’dan geldiğinde yine sarılıp kucaklaşmalar başlamıştı. Ağaca tırmanan sincaplar gibi babama zıpladık. İşte o gün evimize, daha önce hiçbir benzerini görmediğimiz o şey girdi. ‘Kafkasya’nın Toprağı’

 Bej rengi ve kahverengi bir kabın içine, toprak ve bir adet dal parçası konulmuştu. O toprak parçası bizim için öyle değerli oldu ki yıllar geçmesine ve buharlaşıp yavaş yavaş yok olmasına rağmen hala bir kısmı duruyor.

 Tam olarak o yolculukta gelip gelmediğini bilmememle beraber, iki güzel inci kolye ablamla benim boynumda yerlerini aldılar. Gerçekten o kolyeye topraktan daha az değer verdim. Hala arada sırada parçalarını görüyorum ve zaman makinesini bulup geçmişteki savurgan Fatma’nın kafasını duvarlara vurmak istiyorum. “Şu şu oyuncağının saçını tara yoksa düğüm düğüm olur. Şu şu oyuncağını annen komşuya hediye etmeden sakla. İNCİ KOLYENİ KAYBETME!”

 Neyse… Kolye bir şekilde kayboldu ve ben kaybolmasına hiç üzülmedim. Düşünmedim bile. Gerçekten umursadığım bir şey değildi. Ben bilgisayarda oyun oynamakla meşguldüm.

 Hayatım boyunca hayal gücüm çok genişti ve hala geniş. Bu bazen beni rahatsız ediyor, bazense rahatlatıyor. Paralel evrenler hakkında teoriler kurduğum zamanlardaysa kafayı yedirtiyor. Bilerek yapmıyorum gerçekten. Dersler sıkıcı geliyorsa öğretmenleri komik hallerde hayal ederim. Hastanede sıra bekliyorsak karşımda Abba’nın şarkı söylediğini görür, onlara katılmamak için kendimi zor tutarım.  Bazen hayallerim bunlardan bile öte oluyor. Çok fazla masal ve kitap okumuş olduğumdan, çizgi film izlediğimden dolayı bana hiçbir şey ‘imkânsızmış’ gibi gelmiyor. Bir de İslam’a olan inançla bu daha da artıyor. Mesela küçükken sihir yapmak istediğimde etrafımdakiler haliyle tuhaf bulurlardı. Ve işte o bomba cevap geliyor: “Allah isterse her şey olur.”

 Cennet’e gidersem Pamuk Prenses olmayı çok istiyordum. Kötü üvey anneme söyleyeceğim şeyleri düşünmeye başlamıştım bile. Sonra ablamın ağzından hayallerimi yıkan o cümle çıktı. “Cennet’te kötüler olmaz.” Böyle şeyler işte…

 Bazen sıkıldığımda kendi kendime komik teoriler oluşturup gülerim. Mesela kedimin benim hakkımda düşündüklerini bambaşka boyutlarda hayal ederim. Onun saf bakışlarını görünce daha da gülesim gelir. Bülent Akyürek’in ‘Felsefeden Acil Çıkış’ kitabını biliyorsunuzdur belki. İçi boş sayfalarla dolu. Bu konu şu şekilde açıklanmış: “Boş bir kitap sayfasında bile bir ağacın hayat hikayesi vardır.”

 Zeki Fatma bu kitabı görünce durur mu? Götürmüştüm okula. Tüm ders boyunca o kitaba odaklandığımı görenler etrafımda toplandılar. Ya da ben mi çağırmıştım? Hatırlamıyorum… Neyse biz Zeki Fatma’ya dönelim. E insanların ilgisini çekince benim de hoşuma gitmişti tabii. Aldım elime kitabı, açtığım bir boş sayfayı gururla herkese gösterdim. “Bu kitaba bakınca hayal ettiğiniz şeyleri görebilirsiniz.” Yüzümü sayfaya çevirdim. “Bakın portakal!” Diğer bir ‘zeki’ sınıf arkadaşım “Nerede bakayım?” demez mi? Sonra olay uzayınca öğretmen memnuniyetsiz bir şekilde benim hayallerimin dolu olduğu kitabın konusunu geçiştirip kapatmaz mı…. O gün anladım ki insanlara her şeyi söylememek gerekiyor.

 Neyse neyse… Her konuyu uzatıyorum ben. Annem “Felsefeci!” diye benimle dalga geçince bir miktar kırılıyorum ama hoşuma gitmiyor da değil.

 Çok özlediğim Bosna bugün evimize geldi. Anneannem ve dedem. Bosna’nın toprağına karışmış kanlarını, bakışlarını evimize getirdiler. Bana da bir hediye verdiler. Daha önce hiç görmediğim, annemin yedi milyon yüz yetmiş bin kuzeninden İsveç’te yaşayanı göndermiş. Açıkçası hediyemi açmadan önce beklentiye kapılmamıştım. Beni tanımayan kişi zevkimi, kişiliğimi nereden bilecekti?

İnci kolye…

 Masmavi suyun altında, belki bir istiridye tarafından büyütülmüş, yosunlarla arkadaşlık etmiş, balıklarla oyunlar oynamış güzel inci bir kolye… benim boynumda.

 Nedense özür dileyesim geliyor. Tıpkı Küçük Deniz Kızı’nın denizi değil de karayı seçmesinden memnun kalmamam gibi, bu küçük inci kolyenin de benim boynumdan çok daha iyilerine layık olduğunu düşünüyorum.

 Bazı fantastik filmler vardır ya, son sahnede başrol kolyesini tutar bir şey söyler patlama olur kendini bir yerde bulur falan… Sanırım bu inci kolye de içinde büyük bir okyanus barındırıyor. Hani biz sevdiklerimizi kalbimizde saklarız ya kimseler görmesin diye... İşte bu minik inci de tüm okyanusu sığdırmış içine. Hayal gücüm sağ olsun gecenin bu vaktinde bile balkonda otururken, dalgaların sesini duyuyorum.

Sevgili Küçük İnci Kolyem,

 İçine attığın onca şeyi bir süre daha içinde tut. 

 Belki gideriz

 Kıyı

 Dostumuza.

Yorumlar (4)

  • Talat Paşa

    Talat Paşa

    07 Temmuz 2018 13:34 zamanında |
    Ne güzel bir hikaye. Içinde Kafkasya'nin toprağı, Bülent Akyürek, Inci kolye ve bol miktarda hayal var. ?

    yanıtla

    • Leselya Koko

      Leselya Koko

      07 Temmuz 2018 13:43 zamanında |
      Beğendiyseniz ne mutlu bana ^_^

      yanıtla

      • Seher Albayrak

        Seher Albayrak

        07 Temmuz 2018 16:11 zamanında |
        Güzelim benim, seninle gurur duyuyorum. Başarılarının daim olması dileğiyle...

        yanıtla

        • Leselya Koko

          Leselya Koko

          07 Temmuz 2018 16:23 zamanında |
          Amin çok teşekkür ederim :))

          yanıtla

Bir yorum yapın

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz.