3 Aralık 1926’da, bunalım ve öfkenin üstüne çullandığı Agatha Christie İstanbul’da ortadan kayboldu. Bir göl kenarında ağaçlara çarpmış halde bulunan arabası ve dağılmış bavulları yüzünden tüm dünya bu esrarengiz yazarı konuşmaya başladı. Yavaş yavaş ümitler tükenirken Christie aniden ortaya çıktı. Fakat kaybolduğu zaman dilimi hakkında hiçbir açıklama yapmadı.
Bu olay hakkında çeşitli efsaneler uyduruldu. Kimi arabasını çarptıktan sonra hafızasını kaybettiğini söyledi, kimi fazla ileri gidip kocasının görüştüğü bir başka kadını öldürmek için ortadan kaybolduğunu öne sürdü. Fakat kimse, gerçekleri öğrenemedi. Şimdi izninizle bu durumu biraz kendime, biraz da Agatha Christie’nin kitaplarına uyarlamak istiyorum.